9 Ocak 2015 Cuma

Bim'de girişteki iki kapının arasındaki boşlukta yaşayan bir böcek - 2

“Neden böyle bir şey yapmıştı acaba?” diye düşünürken bir yandan da içeri birinin girmesini bekliyordum ki eski yerimi alayım. Tamam bir anlık gafletle koydu tekmeyi, dicem ama öyle değil. Adam sanki günlerdir bana tekme atmayı bekliyormuş gibi bildiğin koşturdu. Beni bulunduğu yerden görmesi de imkânsız. Demek ki aklında vardı günlerdir ve orada olacağımı biliyordu. Belki de mırıldanmalarının içeriğini ben oluşturuyorumdur. Oy neyse birisi girdi içeri. Kapı yavaş yavaş kapanana kadar eski yerimi aldım hemen. Eski yerim derken tabii ki yerde değilim artık. Tavandaki yerimi aldım. Burdan da her şey ters duruyor anasını satayım. Neyse ki Coca-Cola’lar görüş alanımda değil de günaha girmiyorum. Lê Cola tersten okununca ne anlama geliyor ki?

Neyse, diyorum kendi kendime. Akşam kapanıp herkes eve gittikten sonra aşağıya inerim. Nitekim akşam oldu. Ben kapılar kilitlenmeden ekmek dolabının oraya gittim. Tabii bacak aksıyor biraz. Oradaki böcekler gördü hâlimi. “Noldu?” dedi bir tanesi. Tam anlatıyodum “Sarı pipi yaptı. Ben gördüm.” dedi bir başkası. “Sarı pipi mi?” dedim. “Evet. Biz ona sarı pipi deriz.” dedi. Baya şaşırdım bu duruma. Ben de ona sarı pipi diyordum. Acaba önceden duymuş muydum, diye düşündüm ama yok ya, iyi bir tesadüf sadece. “Noldu?” diye soran böcek başladı anlatmaya “Sarı pipi bizim düşmanımızdır. Ayda bir burayı ilaçlamaya gelir. Neyse ki bizim oğlanlardan birisi okuma biliyor. İlaçlama çizelgesini gördük bir akşam. Hangi günler geleceğini biliyoruz ve önlemimizi alıyoruz. Çizelgeyi görmeden önce çok kayıp verdik, çok.” dedikten sonra ağlamaya başladı. Ailesini öldürmüş sarı pipi. Ondanmış bu üzüntüsü. Beni de etkilemedi desem yalan olur. “İntikamınızı alalım abi.” dedim. Gülmeye başladı. “Nasıl alacaksın? Ekmek kırıntısı mı atacaksın?” dedi. Biz böcekler böyleyizdir. Kendimizi küçümsemeyi çok severiz. Küçük olmakla kendini küçük görmek arasında dağlar kadar fark var. Ailesini kaybeden böceğin sorusuna karşılık oradan genç bir böcek atıldı “Başbakanın ofisinde bir böcek varmış. Herkes onu konuşuyor televizyonlarda. Ona ulaşalım. Bizi bu beladan kurtarsa kurtarsa o kurtarır.” Kimse genç böceğin söylediklerini ciddiye almamış olacak ki cevap vermedi. Benim ise kafamda, bu böcekler benim gazımla mı sarı pipiye karşı bir şeyler yapma telaşına düşmüşlerdi, yoksa zaten hep düşündükleri bir şey miydi, düşüncesi vardı. “Bugünün tarihi ne?” dedim. Genç böcek hemen atıldı “21 Kasım.” dedi. Dedim “3 gün sonra, bu saatte yine burada toplanalım. Daha doğrusu ben yine buraya geldiğimde herkes burada olsun. Herkes o güne kadar ‘Ne yapabiliriz?’ diye düşünsün.” Birisi çıktı “Öğretmenler gününde mi yani?” dedi. Dedim “Böceksin amınoğlu. Ne öğretmenler günü?” Babası ordaymış. “Bana mı dedin?” diye çıkıştı. “Abi oğluna bir şey söyle.” diyerek ortamı iyice gerdim. Çocuk üstüme yürümeye başladı. Baktım beni sikecekler, iyice pisleştim “Gelsene lan yavşak.” diye bağırdım. Araya diğer böcekler girdi. Bizi barıştırdılar falan. “Kardeş kusura bakma. Saçmaladım.” dedi. “Olur bazen kardeş. Ben de yapıyorum.” dedim. Öpüştük. Sarıldık. Dolaptan ayrılırken böcekler slogan atıyordu “Kahrolsun sarı pipi” diye. Son bir kez onlara baktım ve “Yaşasın böceklerin kardeşliği” dedim kendi kendime. Buna da baya bi güldüm.

1 yorum: