20 Ekim 2011 Perşembe

Atanamayan Öğretmenler














Şimdi burada yazacaklarım tweet olarak da yazmıştım ama yine de şöyle bir tekrarlama ihtiyacı hissettim. Çünkü konu sürekli gündeme geliyor ve kimileri bu işten güzel rant sağlıyor. Bilmeyenler için söyleyeyim: Ben bir sınıf öğretmeniyim. Yazıya geçmek gerekirse bu yazıdaki kişi, kurum ve kuruluşlar çok gerçektir.

Sene içindeki süreçten başlarsak eğer ben de KPSS'ye çalışan bir öğretmen adayı olarak "Acaba kaç bin kişi atanacak?" diye merak ediyordum. Kimisi 30 bin, kimisi 10 bin falan derken bir 55 bin söylentisi çıktı ortaya. Günler geçti ve bu söylenti hükümet tarafından onaylandı.

Herkes Ağustos ayında 55 bin atama beklerken 12 Haziran seçimlerinin de büyük etkisi ile haziran ayında 30 bin öğretmen atanıverdi. Sene içerisinde KPSS'ye hazırlanan son sınıf öğrencileri bu haber ile birlikte bir süre üzerlerindeki şoku atamadılar falan derken temmuz ayında 6500 öğretmen daha atandı. Yaz aylarında yapılan bu atamalarla birlikte yeni mezun olacak öğretmen adaylarına 19 bin civarı bir atama bekleniyordu ki ağustosta sadece 11 bin 500 öğretmen atandı.

Şimdi gelelim olayın farklı yanlarına. Diyebilirsiniz ki "Ohhh ne güzel atamışlar işte yazın 36 bin öğretmeni." diye. Demesi çok kolay. O atamalarda alt sınırı 81 olan sınıf öğretmenliği puanları kaça düştü biliyor musunuz? 69'a kadar düştü. 75 puan alanlar ülkenin en nadide köşelerine atandılar. Ya Ağustos atamasındaki yaşları 22-23 olan öğretmenler? Onlara noldu biliyor musunuz? Onlar 82 puanla anca Hakkâri'ye atandı. 83 puanla anca Muş'a atandı. Şimdi diyebilirsiniz ki? "Orası da ülkemizin toprağı değil mi?" Öyle tabii ki öyle ama işte konumuz o değil. Konumuz haksızlık. Hükümetin 2 ay arayla yaptığı atamalardaki büyük haksızlık. Şov yapayım derken yapılan büyük rezillik.

Olay böyle karışık bir şey. Şöyle bir bakarsak AKP 55 bin sözünü büyük oranda tuttu aslında ama ne zaman ve nasıl tuttu? Niçin'i sormuyorum bile... Yine seçtik gitti çünkü.

***Benim bilgilerim bunlardan ibaret, eğer bir yerlerde yanlış yaptıysam uyarılarınızı dikkate alırım.

9 Ekim 2011 Pazar

Nermin teyze


















Bir Nermin teyze vardı ben küçükken. Farklıydı Nermin teyze. Küçüktü. Çocuklarla iyi anlaşırdı. Az ve öz konuşur, çok sesi çıkmazdı. Çay bardakları vardı Nermin teyzenin. Küçük çay bardakları. Bizdekilere benzemezdi. Nermin teyze bardakları idi onlar. İkindide çayın yanına püsküüt koyardı Nermin teyze. Hep aynı püsküütlerden. Hiç değişmezdi. Nermin teyze püsküütüdü onlar. Bir muhabbet kuşu vardı Nermin teyzenin. Kendisinden daha çok konuşurdu. Kafese parmağımı değdirdiğim anda ısırırdı. Bir kocası vardı Nermin teyzenin, adı Mustafa idi. Her akşam eve elinde bir poşetle gelirdi. Temiz yüzlüydü. Erken öldü. Bir oğlu vardı Nermin teyzenin. Pek eve gelmez, hep dışarı da çalışırdı. Uzun boyluydu. O Nermin teyzenin oğluydu. Bir keresinde salçalık biber almıştı Nermin teyze. Dördüncü kata çıkaramamıştı. Ben yardım etmiştim ona ve Nermin teyze mutlu olmuştu.

Nerden aklıma geldi şimdi Nermin teyze? Çünkü evime bir bardak geldi. Nermin teyzenin bardaklarına benziyordu ama ne yazık ki yanında Nermin teyze püsküütü yoktu.