28 Ekim 2010 Perşembe

Bankalar ve Sıra Numaraları





















Bankalar. Kokusu bile farklı olan yerler. Sıra numaraları… Yaptığımız bir araştırmaya göre insanlara banka deyince yüzlerindeki kas hareketlerinde muazzam bir değişiklik görüyoruz. Aynı araştırmada kişilere “karı, kız, erkek, adonis, pipi, çük, mesir, macun, serdar, ortaç” gibi kelimeleri de yöneltmemize rağmen hiçbiri “banka” sözcüğü kadar etkili olamadı. Acaba neden? Nedir bankaların insanlar üzerindeki o Muazzez Ersoy etkisi? Şimdi bunu görelim. (Burada haberin gelmesini bekleyen ana haber bülteni sunucusu kıvamındayım. Gelmiyor. Göt oluyorum. Hâlâ gelmiyor. Götüm ben. Teknik bir aksaklık falan saçmalıyorum ama hâlâ götüm. Oh beee geldi)

Bankadan girersiniz içeri. Ne yapar insan? Sıra numarası alır. Sıra numarası başlı başına incelenmesi gereken bir kavramdır. Genelde gişe işlemleri ve bireysel işlemler olarak iki butondan (çok butonlu olanlar da mevcuttur) birini seçersiniz ve makine size bir numara verir. Bazı bankalarda eğer bankanın kredi kartı ya da bankamatik kartı sizde mevcut ise makine size standart sıranın numaralarından farklı bir numara vererek “Sen bankamızı müşterisisin, koçum benim.” demiş kadar olur ve ayrımcılık yapar. Bu yüzden birkaç bankada bu sistemin olmamasından dolayı o bankalara ayrı bir sempati duyduğumu gizlemenin gereksiz olduğunu düşünüyorum çünkü düşünseniz ya kartı olmayan insanların aklından geçenleri: “Yeni geldi piç hemen halletti işini gidiyo.” tarzı bir sürü şey. Haksız mı? Bence haklı. Sence haklı olmayabilir. “Sen hiç yapmadın mı?” diye sorabilirsin. Sana verilen hakkı kullanmamak biraz geri zekalılık gibi oluyor ama bence adam haklı. Hatta adam haklı beyler. 10 kişi kalmış bu arada bana. Sıra numarası demişken siz hiç fazladan sıra numarası alıp bankadan çıkarken o numarayı orada bekleyen yaşlı bir insana verip onun yüzündeki mutluluğu gördünüz mü? Görmediyseniz bunu denemelisiniz. Ayrıca bu fikrimden yola çıkıp karı-kız işlerine girmeyeceğinize de eminiz.

Bir de bankada sıranın size gelmesini beklerken kafanızı kurcalayan birçok şey vardır. Bunlardan en önemlisi “Ya şimdi soyguncular bankaya gelirse naparım ben?” düşüncesidir. İzlenilen filmlerin etkisi ile kişi kendini kahraman ilan eder, planlar yapar, bazen kendini soyguncu gibi düşünür, tek tek bütün bankadaki kameralara göz gezdirir. Tüm bu teoriler üretilirken, sıra numarası almadan işlerini görenler gözlemlenir. Şimdi kalkıp “Beyefendi neden siz sıra numarası almadınız?” tarzı bir çıkış yapılsa acaba halkı da arkasına alarak bir kahraman olma yoluna gidebilir mi? Belki ama asla. Bu arada sizin çok sıra varken dışarı çıkıp birkaç işinizi hallettikten sonra bankaya geri dönmeyi düşündüğünüzü ama “Ya sıram geçerse.” korkusu yaşadığınızı yalnızca ben değil tüm Türkiye biliyor. Tamam mı? Aaa bu arada bak senin numaran yandı koş koş koş.

*Türkiye Erkek Bankacılar Derneği ana sponsoru Hobby Jöle sundu.

15 Ekim 2010 Cuma

Twitter Seviye Tespit Sınavı (TSTS)

Twitter Seviye Tespit Sınavı (TSTS)

1. Aşağıda karışık bir şekilde verilmiş olan ünlülerin tam adlarını (adı baz alarak) lütfen düzgün bir şekilde yazınız.

Demet Göçer, Yılmaz Ergen, Ferhat Morgül, Serdar Erken, Ece Akalın.

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………


2. Aşağıdaki ünlüleri kavramlarına göre eşleştiriniz. (1. soruyu yapamadıysan buradan kopya çekebilirsin.)

Ferhat Göçer ********

Serdar Ortaç J J J J (Gülen Çocuklar)

Ece Erken Hapise attırırım seni.

Yılmaz Morgül Poşet

Gülben Ergen lalalalalaalalaalala

Demet Akalın Düet


3. Aşağıdaki seçeneklerden bir grup yapılmak istense hangisi dışarıda kalır?

a)Mevlana b)Nietzsche c)Freud d)Necip Fazıl e)Ayşe Özyılmazel


4. Yonca Evcimik tweetlerini retweet eden bir kişinin aşağıdaki kişilerden hangisini retweet etmesi beklenemez?

a)Demet Akalın b)Ece Erken c)Yılmaz Morgül d)Hiçbiri e)Hepbiri


5. Kısa bir süreliğine Twitter’da bulunmuş ve 1984 yılında modern futbola tepki olarak doğmuş olan ünlü futbolcu kimdir?

a)Sabri Sarıoğlu b)Sabri Sarıoğlu c)Sabri Sarıoğlu d)Sabri Sarıoğlu e)Sabri Sarıoğlu


6. Aşağıdaki sözlerden hangisi “Fatmagül’ün Suçu Ne” “Ezel” gibi dizilerin olduğu akşam tespit yapmaya çalışan kişinin tweetidir?

a) Sekiz. Hmmmm. Ohhhh. Yeaaaah.

b) Fatmagül’ün suçu ne? Biz onu Bihter sandık.

c) Yaaa bıktırdınız dizi falan. Iyyy. İğrençsiniz.

d) Dayı öldü mü? Öldü mü? Öldü mü?

e) Hayatımızda gördüğümüz Dayıların, insanlarla hep Ezel, öyle değil mi Fatmagül?


7. Aşağıdakilerden hangisi Twitter kalıplarından değildir?

a) İnsanlar ikiye ayrılır.

b) Sakin ol ve o elindekini yere bırak.

c) 40. Yıl esprisi.

d) Beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim ise beni beğenmez.

e) Bu da benim internetteki gülüşüm :)


8. Kendisi Twitter’da aktif olmasa bile yine de çok sevilen Serdar Ortaç’ın “Sokaktaki köpek kadar gururlu ol bağır yüzüme” sözleri hakkında bir kompozisyon yazınız.


*İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

*Fazladan kâğıt istemeyiniz.

*Ne anlıyosanız onu yazınız.

*Kırmızı kalem kullanmayınız.

Puanlama: İlk 7 soru 10 puan, 8. soru 30 puan değerindedir. Topla 10 ile 30'u. :)

13 Ekim 2010 Çarşamba

Kim lan bu palyaço?





















Evet, hikâyemizi biliyoruz. Bilmiyorsanız şöyle bir okuyabilirsiniz alt tarafta. Hikâye etkileyici bir sonla bitiyor ama öyle kalmış olamaz. Acaba devamında neler oldu?

"Adamın biri doktora gider. Doktora derki, hastayım, hayattan zevk alamıyorum. Açlar aklıma geliyor, yemek yiyemiyorum. Çıplaklar hatırıma geliyor, Onlarla birlikte üşüyorum. Her cinayette kendimi suçlu buluyorum.
Her katil bıçağının kabzasını sanki benim ellerim tutmuştur. Her atılan kurşun benim kalbime saplanıyor. Bütün bu toplumun suçları benim omuzlarıma yüklenmiş. Artık gülmesini unuttum.

Doktor, hastasını omzundan tutar, pencerenin önüne getirir, perdeyi aralar, parmağıyla karşı duvardaki afişi gösterir. Bu afişte, bir sirk palyaçosunun reklamı vardır.

Azizim, der, şu palyaçoyu görüyor musun? Tavsiye ederim, her gece bu palyaçonun gösterilerine git. Bütün kederini, elemini, derdini unutursun. Gülmeyi, kahkahayı öğrenirsin. Hayattan yeni baştan zevk almaya başlarsın.

Hasta başını eğer ;

Doktor der, O palyaço benim!"

Devamsal Diyaloglar:

1.

-Doktor, o palyaço benim!

+Hayır, benim.

-Hadi ordan tapusunu göster.

+Dön de arkanı göstereyim. (Dr. Bilal in the Office)

2.

-Doktor, o palyaço benim.

+Annen evde gelin.

-Siktir piç, çocuk mu eğlendiriyoruz biz burda. (Pisliks in the Office)

3.

-Doktor, o palyaço benim amcamın oğlu.

+Benim de dayımın oğlu.

-O zaman biz kuzeniz.

+Kuzenim.

-Doktor civanım. (Akrabas in the Office)

4.

-Doktor, o palyaço benim.

+Siktir lan. Daha dün seyrettim. Nerde görsem tanırım onu.

-Neyse benim işim çıktı. (Yalancı in the Office)

5.

-Doktor, o palyamço benim.

+Palyamço değil lan palyaço gerizekalı. (TDK in the Office)

6.

-Doktor, o palyaço benim.

+Sen boku yemişin oğlum. Git intihar et.

-Şey ama yani acaba… (Dram in the Office)

7.

-Doktor o palyaço benim.

+Gel o zaman bi düet yapalım.

-Hasiktir doktor Ferhat Göçer çıktı. (Ferhat in the Office)

Müzik hayatım nasıl başlamadı?






















Ben bir müzisyen değilim. Sporcu da değilim. Heykeltıraş hiç değilim. Veyahut farklı bir sanat dalı ile uğraşan biri değilim. Şimdi burada “Ben buyum” tarzı bir sonla bitirmem lazım da ne sikim olduğuma hâlâ karar verememiş olduğum için ben insanım deyip bitiriyorum olayı.
Ben neden müzisyen olamadım? Yeteneğim mi yoktu? Nerden biliyosun ki belki de vardı. Bu tarz şeyleri sıkıcı mı buldum? Hiç denemedim ki sıkıcı bulayım. Herhangi bir müzik aletiyle aramda bir sorun mu vardı? Yoo öyle pek bir samimiyetimiz yoktu fakat yolda karşılaşsak yine de selamımızı verirdik. Ben neden müzisyen olamadım lan?
“…hhhııııı. Müzik hayatım nasıl başladı? Güzel soru. Müzik hayatım babamın 11. doğum günümde almış olduğu gitar ile başladı denilebilir.”
“…hhhııııı. Müzik hayatım nasıl başladı? Sanırım Almanya’daki teyzemin getirmiş olduğu mini org beni müziğe iten sebep oldu.”
“…hhhııııı. Müzik hayatım nasıl başladı? Küçükken mahallemizde bir Saim abi vardı. Nasıl desem? Hâlâ onun çaldığı bağlamanın sesi kulağımdadır. Hep o çalar, ben dinlerdim. Bir gün bana çalmak isteyip istemediğimi sordu. İşte orada verdiğim evet cevabı müzik hayatımın miladı olarak görülebilir.”
İşte bu cevapların hepsini ben kendim uydurdum ama gün geçmiyor ki bir benzerini röportajlarda görmeyelim, izlemeyelim. Sorunun kaynağı bu cevaplarda saklı. Soru’nun değil sorun’un. Bana hiç kimse doğum günümde bir enstrüman almadı. Benim Almanya’da oturan bi teyzem olmadı ki olsa da “Deyze gelirken şekey getircen de mi?” tarzı bir çocuk olacağım için şeker şeker daha çok şeker isteyecektim enstrüman yerine. Bizim mahallede hiç Saim abi tarzı kişiler de olmadı. Nerde porno seyreden, nerde kumarbaz abiler var. Hepsi bizdeydi. Bu yüzden şimdi en azından porno sektöründe olmadığım için ya da kahvehanelerde sürtmediğim için kendimi şanslı sayıyorum. Yemişim müziğini ya. 11. doğum günüymüş. Almanya’daki teyzeymiş. Orgmuş. Saim abiymiş. Siktirin boklar.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Masaüstüm













Bu bir Gaia mimidir.

Masaüstüm... Kendileri normalde böyle değillerdir. Yarın da böyle olmayacaktır. Zaten dün de böyle değildi. Arada bir böyle oluyor işte. Allah'ın sevdiği kuluymuşsunuz, tam da çayı yeni demlemiştim. Öncelikle bir açıklık getirmek isterim ki masaüstündeki "Spartacus Season 1" isimla dava benim davam değildir. Arkadaşım indirmiş. Napayım yani sileyim mi? Hani emek, hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde? Ne olur genelde masaüstümde? Son zamanlarda izlediğim filmler, son zamanlarda dinlediğim müzikler, kısacası yediğim tüm boklar. Sen bi de dün görcektin. "Ben topla deyince toplamazsın odanı, arkadaşın geldiği zaman tertemiz yaparsın." Masaüstü arka planıma gelirsek eğer ben seviyorum onu. Dünya haritası manyaklığı zaten bünyemi sarmış durumda. Bi ara coğrafya atlasınızı alın gelin de şehir bulmaca oynayalım. Çok pis yenerim. İddaa oynuyorum ben. Son olarak da köşedeki saate gelirsek eğer sence onun 02.47 olması bir tesadüf mü? Bence tesadüf çünkü bana hiçbir anlam ifade etmiyor.

Otobüs Yolculukları-3 (Karma)










3. Karma

a. Arkada boş yer var mı?

Evet bu soruyu pek sık duymuşsunuzdur. Yanında biri ile oturmak istemeyen insanın muavine söylediği bir soru cümlesidir. Genelde muavin tarafından “Yok abi şimdi her yer dolu. Ben boşalınca sana seslenirim.” şeklinde cevaplanır fakat muavin otobüs tamamen boşalsa bile yine de hiç sesini çıkarmaz. Yolcunun gözü hep arkadadır. Bu yüzden muavini ikinci kez rahatsız eder ve istediği olur. İki kişilik yerde tek kişi oturmanın keyfine varır.

b. Kısık sesle TSM

Otobüs yolculuklarının vazgeçilmezidir. Gece 12’den sonra tam uyku bastırmışken inceden bir ses gelir şoförün oralardan. Şoför TRT Fm’de TSM dinliyodur. Siz sözleri duymazsınız, hafiften müziği duyarsınız ama sözleri hissedersiniz. Bu olay insanda orgazm etkisi yaratır.

c. Sisli gece yolculukları

Sisli gece yolculukları en enteresan yolculuklardandır. Şoför en fazla 5 metre önünü görerek ilerlerken otobüstekiler kadar telaş içerisinde değildir. Koltuklar dik konuma getirilir, sanki tüm yolcular yolu izlemekle görevliymiş havası içine girerler. Böyle zamanlarda bu hareketi yapan yolcuları izlemesi daha keyiflidir. Deneyin.

d. Uyuyanlar, uyuyamayanlar, uyuyorum diye kendini kandıranlar

Gece yolculuklarında otobüs yolculuklarında uyumak… Kimileri için basit bir iş “Ay valla ben kafamı koyduğum gibi uyurum, gözümü bi açarım aa mola yerine gelmişiz.” durumudur. Kimileri için anlamsız “Ay valla gece boyunca bi kere bile gözümü kırpmadım.” durumudur. Kimileri için de zor “Bi kaç kez dalar gibi oldum ama uyuyamadım pek.” durumudur. Uyuyamayanlar uyuyanları kıskanır, bu böyledir. Uyuyanlar ise hiçbir şey yapmaz. Sadece uyur. Uyumayın lan.

Ve yazı dizisi bitmiştir ya da ara verilmiştir. Bilmiyorum. Belki başka bir zaman başka bir mola yerinde benimle bir kahve içmek istersin diye düşündüm.