14 Nisan 2014 Pazartesi

Gerçek kesit #4

Yine öyle aklıma gelen her şeyi yazdığım bir yazı ile karşınızdayım. Evet oradan oraya hoplamaya hazırım karşim. Çay içiyorum şu anda. Şekersiz çay. Ortamlarda 3 şeker atıyorum dersin. Hani diyorlar ya, çayın tadı şekersiz anlaşılıyor. Yıllardır çayı şekersiz içmeme rağmen ben niye hâlâ böyle düşünemiyorum. Bence şekersiz güzel ama şekerli de güzel. Be nesmeri bade mile, be nesmeri fındı kile, be nesmeri fıstı kile beslerim. Kaju ile beslemem sanırım. Çünkü biz küçükken kaju yoktu. Biz fakirdik değildik yani anne. Fakir dedim de aklıma geldi. Çiçekli yatak örtüleri çok fakir değil mi? Öyle. Anneme hep derdim bunu, biz fakir miyiz, diye. Artık kadın alışmış. Bana nevresim takımı almaya gitmiş, oradaki kadın çiçekli nevresim takımı çıkarınca, bizim oğlan fakir diyor bunlara, demiş. :D Doğruya doğru yani. Doğru parçası ile doğru arasındaki farkı sevmiyorum sanırım, hayır çok gereksiz bir şey değil mi? En az özalt küme kadar gereksiz. Konuyu nasıl özalt kümeye getiririm, diye düşünüyordum ben de. Düşünmüyordum. Düşünebilirdim ama düşünmedim. Üleştirme sayı sıfatı ulan. Ha bu arada bu sıralar insanlar çok fazla kedi istiyor oldular. Sanırım bunda şubat ve martta sevişen kedilerin günümüzde yavaş yavaş doğurmasının etkisi var ya da yok. Kedileri seviyorum. Çünkü çok salak hayvanlar. Geceleri biraz sapıtıyolar. O kadar. Köpekler gibi sürekli bi telaş hâlinde değiller. Köpeklerin de salakları var. Onları da seviyorum. Yani ben salak hayvan seviyorum. Akvaryumdaki balıkları çok fazla sevmiyorum. Ses çıkarmayan hayvan mı olur lan? İnsan arada bi kafayı sudan çıkarır gulug, bulug, bulub falan diye ses çıkarır. Yalnızlık çok zor. Başta sıcak ama alıştıkça üşüyorsun işte. Bi süre çok güzel. Sonra zor. Daha sonra çok zor. Ve daha sonra meme. Edgar Allan Poe'yu anlamıyorum ben pek. Yıllardır okuduğum basit basit şeylerden sonra ağır geliyor olabilir. Özür dilerim Edgar Allan Poe. Özür dilemeli herkes. Ben çok geç öğrendim özür dilemeyi. Teşekkür etmeyi hâlâ öğrenemedim. Pes etmek ise doğuştan bahşedilmiş ruhuma. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Hakception. İnception'ı 7. haftasında sinemada izlemiştim sanırım. Yoksa Avatar mıydı o ya? Karıştı kafam şimdi. Ben bunu düşünürken siz de yazı da kaç tane düzeltme işaretli â kullandığımı sayın. Emel Sayın. Halı. Ümit Sayın. Kaymakamım. Garnizon komutanım. Bugün burada hayatımda ilk kez bir deftere papyon yazdığım günün yıl dönümünde, bu şerefli günde toplanmış bulunmaktayız. Bin atlı geldi papyon yazdı, hepsinin eli birbirinden ayazdı. Günün anlam ve önemini anlatacak olan Nokia Sevenler Derneği Başkanı sayın Konnekşın Pipıl'ı sahneye davet ediyorum. Sevgili blog sakinleri... Alkış... Bugüne kadar hiçbir yazıda bu kadar saçmalamamıştım... Alkış... Yürü be nidaları... Beni affediniz... Devam edemiycem sanırım... Çok teşekkür ederim... Gerçekten...