17 Ocak 2015 Cumartesi

Atanamayan cümleler

Atanamayan cümleler nedir? Atanamayan cümleler art arda aklıma gelen cümlelerdir. Sadece blogda kalmışlardır. Örgütlenme yoluna gidip belki arkadaş sohbetlerinde kendilerine yer bulabilirler. #subatta5bincümle

-İnternet cafelerin gün geçtikçe azalması bazen canımı sıkıyor.

-Ajanda almayı çok seviyorum. Keşke aynı sevgim kullanma konusunda da olsa.

-İnsan silindir şeklindeki Rulokat kaplarını atmaya kıyamıyor. 

-Yeni bir kitap alındığındaki heyecanı sadece ilk öpüşmeye değişebilirim. Sadece ona.

-Bozuk paralara gereken hassasiyeti göstermiyorum. 

-Evin her yeri üçlü priz doldu be oğlum.

-İnsanların Bu Tarz Benim izlemesi beni çok üzüyor. Çaktırmıyorum.

-Beş-He-Ce-Ci-Ler’in beş heceden oluşması tesadüf değildir.

-Türk Hava Durumu.

-Gardırobun kapaklarının açık olmasına bayılıyorum. Size ne ki?

-Bana kemik atan oldu.

-Başvurmuşum YGS’nin yoluna.

-Yurtta Candan Erçetin, dünyada Beyaz.

-Hıa. (Erman Toroğlu)

-Sonuna “-mar” getirilerek oluşturulan market isimlerini samimi bulmuyorum.

-Sizi istemeye gelen damadın kahvesinin içine kekik yağı koyun.

-Bizim ev çok sıcak oluyor ya. Evde g-string ile dolaşıyorum.

-Fakirler ekmek yer.

-Kızım Nermin teyzene bi terlik getirsene.

9 Ocak 2015 Cuma

Bim'de girişteki iki kapının arasındaki boşlukta yaşayan bir böcek - 2

“Neden böyle bir şey yapmıştı acaba?” diye düşünürken bir yandan da içeri birinin girmesini bekliyordum ki eski yerimi alayım. Tamam bir anlık gafletle koydu tekmeyi, dicem ama öyle değil. Adam sanki günlerdir bana tekme atmayı bekliyormuş gibi bildiğin koşturdu. Beni bulunduğu yerden görmesi de imkânsız. Demek ki aklında vardı günlerdir ve orada olacağımı biliyordu. Belki de mırıldanmalarının içeriğini ben oluşturuyorumdur. Oy neyse birisi girdi içeri. Kapı yavaş yavaş kapanana kadar eski yerimi aldım hemen. Eski yerim derken tabii ki yerde değilim artık. Tavandaki yerimi aldım. Burdan da her şey ters duruyor anasını satayım. Neyse ki Coca-Cola’lar görüş alanımda değil de günaha girmiyorum. Lê Cola tersten okununca ne anlama geliyor ki?

Neyse, diyorum kendi kendime. Akşam kapanıp herkes eve gittikten sonra aşağıya inerim. Nitekim akşam oldu. Ben kapılar kilitlenmeden ekmek dolabının oraya gittim. Tabii bacak aksıyor biraz. Oradaki böcekler gördü hâlimi. “Noldu?” dedi bir tanesi. Tam anlatıyodum “Sarı pipi yaptı. Ben gördüm.” dedi bir başkası. “Sarı pipi mi?” dedim. “Evet. Biz ona sarı pipi deriz.” dedi. Baya şaşırdım bu duruma. Ben de ona sarı pipi diyordum. Acaba önceden duymuş muydum, diye düşündüm ama yok ya, iyi bir tesadüf sadece. “Noldu?” diye soran böcek başladı anlatmaya “Sarı pipi bizim düşmanımızdır. Ayda bir burayı ilaçlamaya gelir. Neyse ki bizim oğlanlardan birisi okuma biliyor. İlaçlama çizelgesini gördük bir akşam. Hangi günler geleceğini biliyoruz ve önlemimizi alıyoruz. Çizelgeyi görmeden önce çok kayıp verdik, çok.” dedikten sonra ağlamaya başladı. Ailesini öldürmüş sarı pipi. Ondanmış bu üzüntüsü. Beni de etkilemedi desem yalan olur. “İntikamınızı alalım abi.” dedim. Gülmeye başladı. “Nasıl alacaksın? Ekmek kırıntısı mı atacaksın?” dedi. Biz böcekler böyleyizdir. Kendimizi küçümsemeyi çok severiz. Küçük olmakla kendini küçük görmek arasında dağlar kadar fark var. Ailesini kaybeden böceğin sorusuna karşılık oradan genç bir böcek atıldı “Başbakanın ofisinde bir böcek varmış. Herkes onu konuşuyor televizyonlarda. Ona ulaşalım. Bizi bu beladan kurtarsa kurtarsa o kurtarır.” Kimse genç böceğin söylediklerini ciddiye almamış olacak ki cevap vermedi. Benim ise kafamda, bu böcekler benim gazımla mı sarı pipiye karşı bir şeyler yapma telaşına düşmüşlerdi, yoksa zaten hep düşündükleri bir şey miydi, düşüncesi vardı. “Bugünün tarihi ne?” dedim. Genç böcek hemen atıldı “21 Kasım.” dedi. Dedim “3 gün sonra, bu saatte yine burada toplanalım. Daha doğrusu ben yine buraya geldiğimde herkes burada olsun. Herkes o güne kadar ‘Ne yapabiliriz?’ diye düşünsün.” Birisi çıktı “Öğretmenler gününde mi yani?” dedi. Dedim “Böceksin amınoğlu. Ne öğretmenler günü?” Babası ordaymış. “Bana mı dedin?” diye çıkıştı. “Abi oğluna bir şey söyle.” diyerek ortamı iyice gerdim. Çocuk üstüme yürümeye başladı. Baktım beni sikecekler, iyice pisleştim “Gelsene lan yavşak.” diye bağırdım. Araya diğer böcekler girdi. Bizi barıştırdılar falan. “Kardeş kusura bakma. Saçmaladım.” dedi. “Olur bazen kardeş. Ben de yapıyorum.” dedim. Öpüştük. Sarıldık. Dolaptan ayrılırken böcekler slogan atıyordu “Kahrolsun sarı pipi” diye. Son bir kez onlara baktım ve “Yaşasın böceklerin kardeşliği” dedim kendi kendime. Buna da baya bi güldüm.

2 Ocak 2015 Cuma

Bim'de girişteki iki kapının arasındaki boşlukta yaşayan bir böcek

Yağmur yağıyor. Hava sıcaklığı 4-5 derece olsa gerek. Bugün müşteri az olur. Müşterinin az olduğu günleri severim bilirsiniz. Neden mi? Çünkü ben Bim’de girişteki iki kapının arasındaki boşlukta yaşayan bir böceğim.

Burayı çok seviyorum. Tam 13 gündür buradayım. Buradan önce bir evde mutfakta ketılın altında yaşıyordum. Suyun kaynamaya başladığı andaki titremeyi özlediğimi hissettim şu an. Neden mi terk ettim orayı? Ketılın yerini değiştirdiler. Mutfak tezgahının üstüne koydular. Evde her elde bulaşık yıkandığında su bana kadar ulaştı ve 3 kere ölüm tehlikesi geçirdim. Ketılın altından çıkıp evde kendime başka bir yer aradım. Barınamadım. Çıktım gittim bir gün evden. Çok uzaklara gitmedim. En alt kattaki Bim’e geldim. İçeri neden mi girmiyorum? Burası çok eğlenceli de ondan.

Ketılın altında yaşadığım evin küçük çocuğu geldi az önce. Her zamanki gibi kapıları açarken zorlandı. Merak ediyorum. Acaba yine ne almaya geldi? Bir keresinde evdeyken beni görmüş ve kaçmıştı. Nerden mi biliyorum? Arkamı döndüğümde yoktu çünkü. Evden çıkmadan önce eminim annesi yine “Fazladan poşet al.” diye tembihlemiştir. O yine unutacaktır. Bence kasiyerden korktuğu için almayacaktır.

Buraya tek kişiden fazla gelenleri seviyorum. Neden mi? İçeri girerken ilk kapıdan geçtikten sonra ikinci kapıyı açmaya çalışırken arkadan gelen için de ilk kapıyı tutuyorlar ve çok komik görüntüler ortaya çıkıyor. Böcek olsalardı böyle olmazdı. Özellikle de kırkayak.

4 kişi çalışıyor burada. İnsanlar yokken birbirlerine isimleriyle hitap ederken insanlar gelince isimlerinin sonuna bey ya da hanım koyuyorlar. Bir tanesinin, uzun boylu sarışın olanın, varlığımdan haberdar olduğunu düşünüyorum. İyi birisi gibi duruyor. Adını merak ediyor musunuz? Talip. Kesin merak etmemişsinizdir.

Karnım acıktığında içeri giriyorum bazen. Ekmeklerin olduğu dolabın camındaki delikler benim için yapılmış sanırım. İçeride yaşayan çok fazla böcek var. Geçenlerde birisi “Neden orada yaşıyorsun?” diye sordu. Size de söyledim ya “Burası çok eğlenceli de ondan.”

Yarın cuma. Gelen giden çok olur. Gereksiz alışverişlerin günü. Bu gözler 70 yaşındaki teyzenin darbeli matkap aldığını gördü indirimden. Belki de çocuğuna hediye almıştır. Hiç sanmıyorum.

İnsanların, alışveriş sepeti mi alışveriş arabası mı alsam, çelişkisini seyretmekten hoşlanıyorum. Alışveriş arabası alanların işi çok zor oluyor. Reyonlar arası çok dar olduğu için arabayı sürmekte zorlanıyorlar. En çok da ebeveynleri sadece Bim’den alışveriş yapan küçük çocuklar için üzülüyorum. Arabaya binemiyorlar pek. İçerideki bir böcek söyledi geçen, buradan önce 5M Migros’ta yaşıyormuş, orada alışveriş arabalarına bağlı çocuk arabaları varmış. İnsan Migros’u bırakıp buraya gelir mi? Geliyormuş işte. “Neden geldin abi?” dedim. Bi yaştan sonra sürekli anons sesi duymak çekilmiyormuş. Haklıdır.

Talip Bey şey yani Talip abi çok gergin bugün. Paspas atarken bir yandan da bir şeyler mırıldanıyor. Benim yanıma gelmesine çok var, diye düşünürken Talip abi bana doğru koşturmaya başladı adeta. Kaçsam hareket ettiğimi görür. Varlığımdan haberdar değil mi zaten? Emin değilim. Dondum kaldım öyle. Yukarı doğru kaçamadım. Göz göze geldik. Ona doğru bir hamle yaptım. Kapıyı açtı. Bana bir tekme attı. Kendimi kapının önündeki su birikintisinin içinde buldum. Yüzey temizleyicisi mi lan o? Talip abi naptın abi sen ya? Yakıştı mı koca adama abi ya? Yiğit Özgür karikatüründeki kendisine doğru koşan çocuğuna gelişine vuran baba mısın sen amına koyım ya? Arka bacağı siktin afedersin. Neyse ki su birikintisi derin değil. Ölmedik çok şükür. Sence bu hamlen beni yıldırır mı? Çok beklersin çooook. Bu artık bir savaş sarı pipi Talip ve unutma ki sarı pipiler her zaman yenilmeye mahkumdur.