“Atlama abijim sakin ol ame ya”
Ahahahahaha çok komikmiş Taşkın abi ya, nerden buluyosun
böyle şeyleri?
“Şimdi size Kötü Kedi Şerafettin’i okucam”
Hadi hadi oku çabuk Taşkın abi.
Tam olarak tarih veremicem ama ilkokul çağlarındaydık işte.
O yaşlarda neler yapardık? Sokak oyunları, kavga etmeler, ağaca dalmalar falan…
İşte bizi o dönemde diğer çocuklardan farklı kılan şey Taşkın abiydi. Okulun
bahçesinde toplanırdık akşamüstü. Bazen birimiz oyundan sıkıldığında “Taşkın
abi bize karikatür okusana ya.” derdi ve ardından onu desteklerdi herkes “Evet
abi yaaa, hadi abi yaaa, al evden gel hadi yaaa” Taşkın abi ısrarlara dayanamaz
ve evinden dergi almaya giderdi. Şimdi dergiyi de sadece “dergi” olarak kullanmak
istemiyorum, çünkü o dönem dergi denince akla farklı şeyler gelebiliyordu ama
çocuktuk lan. Bizden 3 yaş büyük Taşkın abi dergisiyle geldiğinde herkes
etrafına toplanırdı. Ona en yakın olmak esprilere en çok gülmeyi gerektiriyordu
ya da küfürlere. İşte Taşkın abi sayesinde öğrenmiştim Robinson Crusoe ve Cuma’yı,
Kötü Kedi Şerafettin’i. O zaman öğrenmiştim Leman’ı, Lemanyak’ı.
Şimdi düşünüyorum da Taşkın abi entelektüelliğin simgesiymiş
bizim için. Bir gün evine gittiğimde onun mizah dergisi koleksiyonunu
gördüğümde ağzım açık kalmıştı mesela. Sadece mizah dergileri değil bilim dergileri
falan da okurdu. Hatta bir keresinde Taşkın abiye nasıl özenmişsem gidip mizah
dergisi almıştım. Hiç unutmam adı “Hoşaf”tı. İşte eve geldim okucam onu. Bi
açtım içini çıplak kadınlar falan var. Yo yo porno dergi değil. Şu “ara beni,
ulaş bana” tarzı 0900’lü reklamlar. Nasıl korkmuştum annem, babam görecek diye.
Bunu napayım nereye saklayım diye düşünürken aklıma evin çatısı gelmişti. Çünkü
çöpe atmak istemiyordum ama kimsenin görmesini de istemiyordum. Bi kiremiti
kaldırıp altına sokmuştum dergiyi. Yine Taşkın abi olamamıştım.
Acaba napıyor şimdilerde Taşkın abi. Facebook’a adını
yazıyorum belki bir ortak arkadaştan bulurum diye ama sonuçsuz. Belki Twitter’da
yazıyodur bir şeyler. Eğer bu yazıyı okuyanlardan Taşkın adında bir tanıdığı
olan varsa bana ulaşsın. Kardeşinin adı Kerem. Ha bu arada dergiyi kiremitin
altına saklamıştım ya ben. Orada unutmuşum onu. 3-4 sene sonra çatıyı aktarmaya
gelen işçiler bulmuştu ve bana vermişlerdi. Nasıl utanmıştım lan. Hemen çöpe
atmıştım bu sefer.
blogunuzu çok beğendim takip listeme ekledim
YanıtlaSilbenim sayfamı da takip eder misiniz ?
http://uydurukgunluk.blogspot.com :)
ya yazılarınız gerçekten harika blogunuzu takibe aldım inş siz de beni eklersiniz listenize bu arada blog sayfanız blogger da kapalı görünüyo google a yazdım ordan buldum sayfayı
YanıtlaSil