17 Aralık 2012 Pazartesi

Büyük yazarlar

İnternet üzerinde yazılarını yayımlayan birisi olarak merak ettiğim şeylerden birisi de büyük yazarların yazılarını yaratma sürecinde tarzları, farklılıkları, yaşadıkları olaylar vesaire. Mesela ben yazılarımı belirli bir altyapı oluşturmadan, boş bir sayfaya aklıma gelenleri karalamak şeklinde oluştururken eminim yazılarının kurgusu hakkında günlerce düşünen, hatta bir yazı üzerinde defalarca değişiklikler yapan yazarlar mevcuttur. Kimi şahıslar günümüzde dahi kalemi eline almadan, beyaz sayfaya dokunamadan yazılarını oluşturamıyorlar. Burada sevindiğim nokta internet çocuğu oluşum ve yazmaya bilgisayar üzerinde başlamış olmam. Tamam tamam benim gibi başlayıp da aradığı mutluluğu kâğıtlarda bulan fakirlerin olduğu gerçeğini biliyorum. Şaka bir yana tarz işte. Büyük yazarlar hakkında konuşacaktım yine konuyu nerelere getirdiniz? Yani şimdi bi İhsan Oktay Anar’ın kitaplarını bilgisayarda yazdığını düşünelim. “Efendimizin peklik denilen belâ-yı muazzamadan mustarip olduğuna dair bir şeyia yayılması facia olurdu.” Şimdi bi düşünelim İhsan Oktay Anar’ın “belâ-yı muazzamadan” yazarken shift+3 yaptıktan sonra elini çekip a’ya bastığını. Yakışmaz. Olmaz. Mesela ona çizgisiz kâğıt bile olmaz. Teksir kâğıdı (saman kâğıdı) bile az kalır bence.

Bir de bir makalede okumuştum. (Büyük ihtimalle Milliyet-Galeri’de görmüşümdür.) Yazarların yazılarını yaratırken yaptıkları değişik şeyler başlıklı bir şeydi. Ayağını suya sokanlar, kuma değdirenler, kahvesiz yazamayanlar gibi gibi. İnsan merak ediyor gerçekten. Biraz da kendini sorguluyor: “Ben niye pijamalarımla yatağımda bilgisayarı kucağıma almış yazıyorum lan?” diye. Kendimi zor tutuyorum banyodan çamaşır leğenini getirmemek için. Belki o zaman büyüleyici şeyler çıkacak ortaya. Bir de götü göğe ermeden yazamayanlar var ama onlar bu yazımın konusu değil lütfen. 

Bu satırları çikolatamı yerken icra ediyorum. Annem geldi odaya “Çöpleri at dışarı çıkarken.” dedi. Telefonum çaldı, açtım, arkadaşım banko maç istedi. Sokakta bi adam “Amını siken.” diye bağırdı. Neyse ben önemli değilim burada. Önemli olan büyük yazarlar. Acaba hâlâ daktilo ile yazan var mı? Vardır tabii ki de. O ses ilham veriyordur belki. İlham bu abi? Nerden geleceği belli olmuyor. Bazen bir elektrik kablosu bile ilham verebiliyor insana. Şeyi de merak ediyorum mesela. Yazarlar kitaplarını yazarken kaynaklardan (kişiler, kurumlar, belgeler vb.) ne derece faydalanıyorlar? Günün hangi saatleri yazmayı tercih ediyorlar? Sözlük kullanıyorlar mı? Müzik dinliyorlar mı yazarken? Oğlum siz en iyisi bana birkaç tane yazar bulun lan? Çok soru sorasım var çünkü onlara.

2 yorum:

  1. Mesela ben Murat Menteş ve Murat Uyurkulak'a bayılıyorum. Çok farklı ve güzel kitapları var. Uyurkulak'tan bir kitap okudum ama okuma listemde diger kitapları da yer alıyor. Menteş desem ayrı bir dünya zaten. Kısacası bu iki kişi kesinlikle sıradan değil, tanışılası :)

    YanıtlaSil
  2. ben de eleştirel tarzda yazılar yazıyorum uzun zamandır ve evet benim de yazmakla ilgili takıntılarım vardı yani pc başında asla yazamazdım illa kağıt-kalem olcak önceden yazıcam çizicem üzerinde oynayıp en son temize çekicem falan uğraşırdım ta ki blog sayfamı açana kadar (bu arada blogumun eleştirel yazılarla ilgisi yok) şimdi pc başına oturuyorum aklıma geldiği gibi yazıyorum :D

    YanıtlaSil