Bir gün yaşasam. O da benimle yaşasa. Sonra birlikte yaşasak. Sonra o beni üzse. Ben ağlasam. O kaçsa. Ben kovalasam. Kaçmaya devam etse. Ben yakalayamasam. Sesi, soluğu çıkmasa. Birilerinden yardım alsam. Birileri de onu yakalayamasa. Bir bir biri birilerine baka baka dursa. Ve ben bir gün onu yakalasam. O konuşamasa. Onu evime götürsem. O korksa. Onu banyoya soksam. O biraz daha korksa. Onu soysam. O daha da fena korksa. Yerleri ıslatsam. O mal mal baksa. Eline bir eşofman altı tutuştursam. O bir bana, bir eşofman altına baksa. Onu yere değdirmeden giymesini söylesem. O anlam veremese. Eğer azıcık değerse bile onu öldüreceğimi söylesem. O eşofmanı giymeye kalksa. Ben seyretsem. O düşecekmiş gibi olsa. Ben zevk alsam. O duvara falan tutunmaya çalışsa. Ben zevkten dört köşe olsam. O eşofmanı giyse. Ben de “Sana bu kadar acı yeter.” desem. O şaşırsa. Ben banyodan bir zafer kazanmışçasına çıksam. O baksa. O baksa. O baksa.
Çipnot: Islak zeminde eşofman altı giydirmek bir işkence yöntemi olabilir. Salak Çinlilerin de nasıl akıllarına gelmemişse artık.
Bi mu yani? Hiç yakistiramadim
YanıtlaSilBu arada ben sana bunu demedim sanırım yahu ben buna da bayılmıştım :D
YanıtlaSil