2 Temmuz 2011 Cumartesi

Küçükken
























-Küçükken yaşadığı mahalleye geri dönen yaşlı adam evinin karşısındaki dutluğun hâlâ orada olduğunu görünce g*t oldu.

-Küçükken pipimi sıkıp İstiklal Marşı okutturmaya çalışan abi, eğer seni şimdi bulursam çükünü kesip cebine koymazsam en adiyim.

-Küçükken hep “Ünlüler de patlıcan musakka, kuru fasulye, yeşil mercimek yemeği yiyolar mı acaba?” diye düşünürdüm.

-Küçükken hangimiz bakkal çocuğu olmak istemedik ki? Nedense bakkal cocukları da hep mütevazı tipler olmuştur bu hayatta.

-Küçükken kırmızı kalem yüzünden kıpkırmızı olan eller büyüdüklerinde insan kanı yüzünden kıpkırmızı oluyor ya bazen, acaba eksik olan ne?

-Küçükken GAP denen markayı pazar malı sanıyordum ben. Hepimizde vardı lan mahallede.

-Küçükken ayağımda saidaslarla potanın etrafında “sıtap cem şat” diye dolanırken ben onun “stop jump shot” olduğunu nerden bilebilirdim ki?

-Küçükken ne Erikli, ne Şaşal, ne zemzem. O, su tabancasının içindeki plastik kokulu su vazgeçilmezimdi.

-Küçükken masallarda çok pis yediler bizi. Kurt kızı yedi, avcı kurdun karnını kesip kızı çıkardı. Na lan bu? Sezaryen mi yapıyo bu avcı?

-Küçükken deyimleri gerçek anlamlarıyla düşünüp mal mal güldüğümüzü unutmayalım. Karnı zil çalmak hahah. Gözüne girmek zahahaha.

-Küçükken isimlerin de İngilizcesi olur diye düşünürdüm. “Acaba ismimin İngilizcesi ne?” diye sorardım kendime.

-Küçükken bisikletimle gazete dağıtırken yoldan evin kapısına gazete fırlatıp evin sahibine “Günaydın Bay Anderson” demek isterdim.

-Küçükken teletexti olan kanallar benim için harbi kanallardı. Her şeye rağmen TRT’yi hâlâ bu yüzden seviyorum belki de.

-Küçükken komşuların kumandasındaki tuş sayısı ile bizim kumandanın tuş sayısını karşılaştırırdım. “Heaa Ali amcalar fakirmiş lan.15 tuş var”

-Küçükken vücudundaki beni gösterip bu ne diye sorduğumuzda “Ben” cevabını alınca “Hehahehah sen mi?” diye gülmüşüzdür herhalde.

-Küçükken birbirine yapışık ikiz kirazları gördüğümde yüzümde oluşan gülümseme hâlâ oluşuyor fakat saflığından birçok şey kaybetmiş şekilde.

-Küçükken bir sözlüğü elime aldığımda ilk önce or*spu, p*ç, g*t gibi kelimelerin anlamlarına bakardım. Eğer varsa o sözlük kaliteliydi.

-Küçükken bisikletn zinciri attıktan sonra yerine takarken ellern kapkara olması ve bunu arkadaşa karşı bir silah olarak kullanma.Deyeyim mi?

-Küçükken top saydırırdk, biraz büyüdk ana avrat saydırmaya başladk, gün geldi kendimzi kadınlara saydırıyorz “Bu üçüncü çıktığım, şu dör…”

-Küçükken bir yazının başlığını tam ortaya yazma stresini yaşamayan çocuk yoktur herhalde. Olmadı sil. Bir de kırmızı kalem zor silinirdi.

-Küçükken sulu boyayı kâğıda sürdüğümüzde kâğıdın dalgalı bir hâl alması kadar sinir bozucu bir olay yoktu sanırım.

-Küçükken trafik canavarını gerçek bir yaratık olarak düşünenleri koruma ve kalkındırma dairesi başkanlığı.

-Küçükken anneleri yüzünden kafalarına rahat rahat poşet geçiremeyen çocuklar, büyüdüklerinde tabii ki condom kullanamazlar. Alışık değiller.

-Küçükken basketbol topunu işaret parmağında çevirebilen herkes gözümde potansiyel bir Michael Jordan’dı.

-Küçükken parmağıma ip bağladığmda birinin “Kangren olursun.” sözü üzerine ipi çözerdim.Şöyle rahat rahat parmağımın morarışını izleyemezdim.

-Küçükken defterin soluna kırmızı kalemle çizdiğim sayfa boyunca uzanan dikey çizgi biraz yamuk olsa bile dayanamaz koparırdım o sayfayı.

-Küçükken az kafam çalışsaydı bana bir şeker vererek tuttuğum takımı değiştirmeye çalışan amcaya şekeri geri verir “Bi sktir git aq” derdim.

-Küçükken az kafam çalışsaydı “Gel sen bizim çocuğumuz ol.” diyen çifte “Hiç komik değil bu yaptığınız amk. Gidin sevişin doğurun.” derdim.

-Küçükken giden kamyonetin kasasının arkasına takıldıktan sonra kamyonetin aniden hızlanmasına binaen atlayamama durumu ne fenaydı amk.

-Küçükken ağzının içine yanan kibriti sokup söndüren insanları gördükçe “Vay anasınııııı siii.” demiyodum tabii ama şaşırıyodum yine de.

-Küçükken en çok küfür ettiklerim Street Fighter’da M. Bison ya da Vega’yı alıp köşeye sıkıştırıp sürekli alttan kayanlardı.

-Küçükken çeşmeden elinle su içerken su kazağın kolundan içeri akardı ya, dur ağlama beni de ağlatıcaksın.

-Küçükken düğünde kim evleniyomuş falan s*kimde değildi. Ben bana düşen pasta miktarına bakardım, bir de dandik markalı meyve suyuna.

-Küçükken içinde taso var mı yok mu diye cipslere dokunarak bakmamıza izin veren bakkallar vardı. -Oğlum aşşadaki bakkal elletiyomuş. +Oha.

5 yorum:

  1. Kimse yorum yapmamış, oysa gerçekten de çok doğru tespitler, okuyunca insanın yüzünde tebessüm bırakan..

    YanıtlaSil
  2. Twitterdan beyinsizadam oku biraz

    YanıtlaSil
  3. profesyonelleşmeye ihtiyacınız var sürekli yazmak çok yazmak değil iyi yazmak önemli olan

    YanıtlaSil
  4. Galiba kardeşiz. Emegine sağlık +rep

    YanıtlaSil
  5. Ben ilkokul 1-2 zamanı bakkal çocuğuydum, abur cuburu toplayıp mahallede dağıtırdım. Kendim de günde 6 öğün cips yemekten obez olma yolunda hızla ilerliyordum. En sonunda babamlar bakkal çocuğusun diye bütün dükkanı yiyemezsin, bundan sonra günlük(atıyorum) 1 lira limitin var, ister harca ister biriktir ama fazlası yasak dediler. Baktım bizim bakkal eti, nestle, pringles falan kalite takılıyor (ülker satmazdı babam -dincilerin- diye) Recep bakkala giderdim ben de 1 liraya daha fazla şey alınırdı böyle leblebi tozu vs adi bir sürü bok püsür. Ne yapacağını şaşırmıştı babamlar en sonunda elden çıkardılar zaten olay çözüldü.
    Yazı süper olmuş bu arada tebrikler.
    Sinek ilacı sıkan arabalar vardı bir de onlara n'oldu?

    YanıtlaSil