18 Eylül 2010 Cumartesi

Kanırt beni Mahmut




















Fark ettim de pek bi duygusallaştım son zamanlarda. Baksanız ya son yazdıklarıma. (Yazar, burada isterseniz son yazdıklarımı okuyabilirsiniz demek istiyor ama isterseniz okumayın ama ben okuyun isterdim.) Komik şeylerde yazabiliyorum ben aslında. Yazamıyor muyum lan? Beni mi kandırdılar yoksa senelerce? Şimdi anladım ki bir plan, taslak, kroki, kuşbakışı, dağlar kıyıya paralel, güneş ışınlarının geliş açısı, izohips vb. bir şey olmadan yazıya başlayınca böyle göt gibi kalma olasılığı yüksekmiş. En azından benim için %100. Bu arada az önce “göt” yazdım diye altını çizdiler, üstüne geldim, baktım argo sözcük falan filan. Burada Can Yücel akla geliyor. Saygılar deyip, bir selam çakıyoruz ama yine de popo diyebilirim çok isterseniz. “Popo” Çektin mi lan çektin mi? Neyi? Popo derken fotoğrafımı çektin mi geri zekalı? Fotoğraf mı çekiliyoduk lan? Sus, tamam sus. Artık neden kimse fotoğraf çektirirken chesee demiyo ya da peynir ya da İzmir Tulum? Neyse eski fotoğraf makineleri daha güzeldi bence. Şimdi toplu bi fotoğraf çektirdikten sonra fotoğraf makinesi herkesin elinde esrar gibi geziyor ya, “Ayyy nasıl çıkmışım?” “Bunu sakın Face’e koymayın ıyranç çıkmışım.” gibi gibi. Bana pek bi yavşakça geliyor bu olaylar. (Şair burada Fazıl Say’a seslenir gibi yapıp Fazıl bakınca arkasına dönüyor piçlik olsun diye.) Nasıl çıkmışsa çıkmışsın işte. Bi anlamı yok artık kardeşim. (Sakin ol Muhsin bi suç iç.) Neyse artık bu yazı komik şeyler yazacağımın bir göstergesi olsun istedim. (Eee bu yazı komik değildi ki.) Hiç mi eğlenmedin lan? Tamam kanırtamamış olabilirim seni ama şöyle bi tebessüm falan? (Hayır, olmadı bi şey.) O zaman siktir git Cem Yılmaz izle. (Ben Cem Yılmaz’a da gülmüyorum ki.) Tamam, ağlattın beni. Sulu sümükler akıyo burnumdan. (Ahahahahaha buna güldüm piç.) Geber.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder