Bazı insanlara özeniyorum şu hayatta
be. Ne kadar da güzel sinirleniyorlar öyle. Oyuncu gibiler. El
hareketleri, mimikler falan. Sanki bir tiyatro sahnesi. Bilemedin
televizyon dizisi. Kendime bakıyorum. Aslında çok sabırlı
birisiyim. Çok fazla sinirlenmiyorum. Belki de sabretmeye
çalışıyorum. Sinirlenmeyi bilmiyor da olabilirim. Hatırlatayım
biz sinirlenmeyi bilmeyenlerin sinirlenmesi çok pistir. Sinirlendiği
zaman onunla aynı ortamı paylaşmak istemezsiniz. Genelde
eşyalardan çıkarırız sinirimizi. Kendimizden de çıkarırız.
Kelimeler çok ön planda değildir bizim sinirlenmelerimizde.
Anlamsız bağırırız genelde. Edward Norton gibi kendimizi
dövdüğümüz de görülmüştür. Bizim zengin olanlarımız daha
şanslıdır. İstediği gibi telefon fırlatırlar. Biz orta hâlli
kesim mouse, kumanda falan fırlatırız anca. Fakirlerimiz ise
anahtarlık fırlatır. Çok fazla uzun sürmez sinirimiz bizim.
Yalnız kalmayı tercih ederiz biz. Oyuncu değiliz ki birilerinin
bizi izlemesini isteyelim. Ağlamayı da pek beceremeyiz normalde. Bu
sinir anları ağlamak için müthiş fırsattır bizim için.Yalnız ağlamayı çok severiz biz.