29 Eylül 2010 Çarşamba

Otobüs Yolculukları-2 (Yapılmaması Gerekenler)















2. OTOBÜSTE YAPILMAMASI GEREKENLER

a. Gazete okumak

Otobüste yanında oturan kişi eğer bir tanıdığın değil ise, otobüste gazete okumak tam bir dert işidir. Gazeteyi onun alanını işgal etmeden okumak, sayfaları çevirirken çektiğin çile gazete okumayı zorlaştırır. İşin tadını kaçırır. Bunun için gazete yerine daha küçük boyutlu dergiler, broşürler, kitaplar, bilgisayar çıktıları vb. şeyler tercih edilmelidir. (Kimi insanlar gazete okuma işini çok iyi başarıyorlar. Onları takdir ediyorum.)

b. Yüksek sesle müzik dinlemek

Otobüste yapılmaması gerekenler listesinin en başında gelen yüksek sesle müzik dinlemek otobüsteki diğer insanları refahı açısından önemlidir. “Ya bu kulaklık sesi ne kadar dışarı verebilir ki?” demeyin. O kulaklık bazen insanları çıldırtacak boyutlara getirebilir ve o kulaklık kulağınızda iken muavin “Çay, kahve, meşrubat?” diye sorduğunda cevap vermeyin. İsterseniz verin ama yediğiniz küfürlerden firmamız sorumlu değildir. (Ayrıca kulaklık kulağınızda iken sizin duymadığınız, burnunuzdan çok garip sesler çıkabilir.)

c. Muavine yüz vermek

Ülkemiz otobüslerinde muavinlerimizin bir çoğu cıvımaya müsait kişilerdir.(Sözüm otobüsten dışarı) Eğer bir kadın iseniz muavine söyleyeceğiniz en basitinden bir söz, muavinde sizin hakkınızda şu düşüncelerin doğmasına sebebiyet verir:”Dışarda olsak bu karı bana verir lan.” İşte bu yüzden muavin ile olan ilişkimize dikkat ediyoruz. Yoksa her servis yapıldığına tercihinizden, okuduğunuz şeye kadar birçok yoruma maruz kalabilirsiniz. Ayrıca bu muavinlerin hayat okulu öğrencilerinden olduğu düşünülürse değil kulaklık, kulaklıktaki sesi duyulan sanatçıyı otobüse getirseniz kurtuluş yoktur.

d. Telefonla konuşmak

Otobüsten otobüse değişen bir durumdur. Bazı otobüslerde telefonunuzun tamamen kapatılması istenirken, bazıların da sessize almanızın yeterli olduğu söylenmektedir. Biz sessize alma boyutunda düşünelim. Neden sessize alıyoruz telefonu? Zır zır zır çaldığında otobüsteki diğer insanlar rahatsız olmasın diye. Bunu anladık. Telefon sessizce çaldı yolcu telefonu açtı ve kulağına götürdü. İşte o zaman işkence başlar. “Kızııııııım, alooooo, Selmaaaaaa, alooooo, duymuyo musun beni? Selmaaa” Evet bu ve benzeri sesler yolculuk boyunca otobüste yankılanır. Güya telefonumuzu sessize almıştık. Bence onun yerine bazı insanların sesini en düşük seviyeye getirmek daha mantıklı olacaktır. Telefonun kapatılması söylenilen otobüslerde ise şoför telefonla konuşacaktır. Sakin olun. Heyecan yapmayın.

e. Bileti montunuzun cebine koymak

Yolculuk başladığından bir müddet sonra muavin bilet kontrolüne gelir. Muavin dibinize gelene kadar biletinizin üstteki eşya koyma yerindeki montunuzun cebinde olduğunu unutursunuz ve o sırada telaş başlar. Yukarıdan mont alınmaya çalışılır. Hangi cepte olduğu bilinmez fakat nedense her zaman en son bakılan ceptedir. (Aynı telaş otobüsten indikten sonra bagaj fişini bulmaya çalışırken de görülür.)

Evet otobüslerde yapılmaması gereken daha birçok hareket vardır osurmak, sıçmak, yüksek sesle gülmek, verilen ikramı üstünüze dökmek, servis sırasındaki bir anda koltuğu arkaya yatırmak gibi fakat yukarıda açıklamalarını yaptıklarım en tehlikelileridir. Lütfen onlardan uzak duralım. Ayrıca otobüs yolculukları yazı dizisi devam edecek...

28 Eylül 2010 Salı

Otobüs Yolculukları-1 (Kişileri Tanıyalım)










Otobüs yolculukları... Benim için hayatın en önemli anlarından bir tanesi. Neden mi? Çünkü en çok otobüs yolculuklarında gülerim, en çok otobüs yolculuklarında sinirlenirim, en çok otobüs yolculuklarında şaşırırım, sanırım en çok da buralarda hüzünlenirim.

1. KİŞİLERİ TANIYALIM

Otobüs yolculuklarında en önemli nokta yalnız isen yanına oturan kişidir. Bu kişi çoğu zaman size sıkıntılar çıkarır, hatta o kişinin size zorluk çıkarsın diye oraya gönderildiğini düşünebilirsiniz. Sanki o kişilerin hayattaki son görevi sizi yolculuk boyunca rahatsız etmektir. Şimdi sizlerle o kişileri tanıyacağız. Zaten biliyorsunuz da, belki bilmediğiniz bir şeyler çıkar aralarda. Kişilerimizi 4 temel başlıkta inceleyelim.

a. Lopçular

Olayın fizikî boyutunun en önemli elemanlarıdır bu kişiler. Sizi tek lop üzerinde oturtmaya and içmişlerdir. Lop değiştirme çabalarınızı bile kursağınızda bırakan bu kişileri uyarsam mı uyarmasam mı çelişkisi içerisinde kalıp uyarsanız bile yine de kısa bir süre sonra aynı konuma gelirsiniz. Böyle durumlarda otobüsten indiğinizde çürümüş götünüze merhaba diyebilirsiniz.

b. Kafa Sikiciler

Olayın diğer boyutu ise yanınızdaki kişinin saniyede ağzından çıkan kelime sayısıyla doğru orantılıdır. Argoda kafa sikiciler olarak tabir edilen otobüs konuşkanları genelde 40 yaş üstü kişilerden oluşur. Onları susturmak için kullandığınız Mp3 çalar kulaklığı bazen işi daha da çığrından çıkarır. Kafa sikici kulağınızda kulaklık varken konuşmaya çalışır, siz onu duymazsınız, eliyle dürter, nolduğunuzu anlamadan anlatmaya başlar. Unutmayın ki bu kişiler mola yerlerinde de peşinizi bırakmazlar. Takdiri 2 puanla kaçırmış olan çocuğun annesi ya da babası olan bu kişiler size sadece kendi çocuğunun değil tüm tanıdıklarının öğrenim hayatını anlatmakta zorunlu hissederler kendilerini. Son olarak eğer sıradan bir otobüs firması ile gidiyorsanız bu kişilerden “Ayyy Varan gibisi var mı?” “Ulusoy’un da yerini tutmuyor vallahi.” gibi cümleler duyma olasılığınız yüksektir.

c. Suspusçular

Otobüste yanınıza oturmasını isteyeceğiniz kişi suspusçulardan olmalıdır. Bu kişiler yolculuk boyunca bir kez bile seslerini çıkarmazlar. Bazı kesimler tarafından eleştri oklarına hedef olan bu kişilerin seslerini sadece "kek, kola" gibi sözcükler eşliğinde duyarsınız. En tercih edilen grup olarak tarihe adını altın harflerle yazan yazan suspusçular çok yakında Kanal D’de.

d. Hayat Okulu Öğrencileri

Diğer grup elemanlarına göre daha az rastlanan bu kişiler size yolculuk boyunca hayatın zorluklarını anlatmakla görevlidirler.(Daha çok erkeklere hitap ederlerler) Daha çok kafa sikiciler grubunun içerisinde yer alan bu kişileri gerek sosyal sorumluluk sahibi olmalarından gerek hayat felsefelerinin birçok kişinin ufkunu açacağından dolayı ayrı bir grupta ele almak istedim. Eğer siz de öğrenci iseniz, olay şöyle başlar:

-Kardeş nasılsın? Öğrenci misin?

-Evet abi. Hacettepe Üniversitesi’nde okuyorum.

-Biz de hayat üniversitesinde okuyoruz be gülüm.

Evet, otobüs yolculuğu boyunca karşımıza daha bir çok gruptan insan çıkabilir fakat ben elimden geldiğince sınırlamak istedim. Yoksa başa çıkılamayacak boyutta olur. Eee onu da kimse okumaz... Otobüs yolculukları yazı dizisi devam edecek...

18 Eylül 2010 Cumartesi

Kanırt beni Mahmut




















Fark ettim de pek bi duygusallaştım son zamanlarda. Baksanız ya son yazdıklarıma. (Yazar, burada isterseniz son yazdıklarımı okuyabilirsiniz demek istiyor ama isterseniz okumayın ama ben okuyun isterdim.) Komik şeylerde yazabiliyorum ben aslında. Yazamıyor muyum lan? Beni mi kandırdılar yoksa senelerce? Şimdi anladım ki bir plan, taslak, kroki, kuşbakışı, dağlar kıyıya paralel, güneş ışınlarının geliş açısı, izohips vb. bir şey olmadan yazıya başlayınca böyle göt gibi kalma olasılığı yüksekmiş. En azından benim için %100. Bu arada az önce “göt” yazdım diye altını çizdiler, üstüne geldim, baktım argo sözcük falan filan. Burada Can Yücel akla geliyor. Saygılar deyip, bir selam çakıyoruz ama yine de popo diyebilirim çok isterseniz. “Popo” Çektin mi lan çektin mi? Neyi? Popo derken fotoğrafımı çektin mi geri zekalı? Fotoğraf mı çekiliyoduk lan? Sus, tamam sus. Artık neden kimse fotoğraf çektirirken chesee demiyo ya da peynir ya da İzmir Tulum? Neyse eski fotoğraf makineleri daha güzeldi bence. Şimdi toplu bi fotoğraf çektirdikten sonra fotoğraf makinesi herkesin elinde esrar gibi geziyor ya, “Ayyy nasıl çıkmışım?” “Bunu sakın Face’e koymayın ıyranç çıkmışım.” gibi gibi. Bana pek bi yavşakça geliyor bu olaylar. (Şair burada Fazıl Say’a seslenir gibi yapıp Fazıl bakınca arkasına dönüyor piçlik olsun diye.) Nasıl çıkmışsa çıkmışsın işte. Bi anlamı yok artık kardeşim. (Sakin ol Muhsin bi suç iç.) Neyse artık bu yazı komik şeyler yazacağımın bir göstergesi olsun istedim. (Eee bu yazı komik değildi ki.) Hiç mi eğlenmedin lan? Tamam kanırtamamış olabilirim seni ama şöyle bi tebessüm falan? (Hayır, olmadı bi şey.) O zaman siktir git Cem Yılmaz izle. (Ben Cem Yılmaz’a da gülmüyorum ki.) Tamam, ağlattın beni. Sulu sümükler akıyo burnumdan. (Ahahahahaha buna güldüm piç.) Geber.