-Sürekli otobüsü kaçırıyorum. Yani hırsız anlamında değil.
Geç kalma anlamında kaçırıyorum ve sürekli bir taksiye binip yarı yolda otobüsü
yakalıyorum. Yolcuların garip bakışları altında 41 numaralı yerime otururken
her seferinde ceketimi çıkartma esnasında dirseğimle yanımdaki adamı
dürtüyorum. Yanımdaki adam hiç değişmiyor. Günlerdir aynı adam bana yol
arkadaşı oluyor. Sarı saçlı, sarı bıyıklı tahminimce Ege’nin köylerinde doğmuş
ve buralarda ne işi var diye düşündüğüm sessiz yol arkadaşım. Yolculuk boyunca
tek kelime etmiyor. Çay içiyor ve her seferinde çöpleri cebine sokuşturuyor.
Otobüsten inerken koridorda oturduğum için benim ona yol vermem gerekirken
sürekli o bana yol veriyor. Otogardan çıkarken havalimanında olduğu gibi
ellerinde isimler olan bir sürü insanla karşılaşıyorum ve her seferinde “Hector”
yazılı kâğıdın yanında buluyorum kendimi. Kâğıdı 30’lu yaşlarda hoş bir kadın
tutuyor. O da yol arkadaşım gibi susuyor. Kadınla el ele yürüyoruz ve bir
ambulansa biniyoruz. Ambulansın sireni çalıyor ve hareket ediyoruz. İçeriye
nereden girdiğin anlayamadığım bir sürü doktor doluşuyor ve beni soymaya
başlıyorlar.
-Tamam oğlum tamam bundan sonrasını anlatma artık. Senin
fantezilerine konuk olmak istemiyorum. “Götün açıkta kalmış.” tarzı bir espri
ile de karşına çıkmak istemiyorum şimdi. Zaten bir göt her gece açıkta
kalıyorsa, ben o işte bir puştluk ararım. Kaç gündür bunu görüyorum demiştin?
-Altı gündür görüyorum. Artık aynı şeylerin olacağını da
bildiğim için taksici arabayı kullanırken içimden “Lan acele etme köprünün
orada yetişicez nasılsa otobüse.” diyorum. Zaten konuşmaya kalktığımda kimse
tepki vermiyor. Aynı şeyler sürekli dönüyor. Ben izleyici gibiyim. Olaylara
müdahale edememek de sinirime dokunuyor. Uyanmayı denesem de beceremiyorum.
-Bunun sana ne zararı var peki?
-Bir zararı yok da bu olay normalmiş gibi davranmayı kessene
artık. İnsanlar aynı rüyayı ikinci kez gördüğünde anlat anlat bitiremiyorlar.
Altı gün oldu diyorum. Hector kim? O kadın kim? Neden her seferinde 41 numara.
Egeli yol arkadaşım ya da her nereliyse, o kim? Doktorlar neden beni soyuyor ve
karnımı yarıyorlar? İşin garibi bu esnada neden hiç acı çekmiyorum?
Aslında konuşurken bana inanmadığını ve yeni senaryom için
denek aradığımı düşünüyordu. Sanırım insanlar bana çeyrek asırdır inanmıyorlar.
Her zaman “sen farklısın” yorumlarının arkasına sığınıp onları hayatımdan uzak
tutmam ve onlara göre amaçsız ama bana göre yaşama amacım olan senaryolarım
bazen gerçekten de beni onlardan farklı mı kılıyor acaba diye düşündürüyor.
Ödemem gereken bir faturamın olduğu aklıma geliyor ya da aklıma gelmesini
zorunlu kılıyorum ve onun yanından ayrılıyorum. Yolda giderken de kendi
melodilerimi yaratıyorum her zamanki gibi: Hector tut elimden, gidelim
ambulansa, Hector tut elimden, gidelim ambulansa, 41 numaraya oturma, Egeli ile
konuşma, Hector tut elimden, gidelim ambulansa, la la la lay, Hector tut
elimden, gidelim ambulansa.