27 Ocak 2013 Pazar

Anne

@tekerleklibavul:

-Annelere göre su bardakları 3'e ayrılır: Günlük su bardakları, misafirlere özel su bardakları, dokunulmazlığı olan vitrindeki su bardakları.
-Çocuk Facebook'ta resim ekleyip yorumlara cevap yazarken içeri anne girer ve "Ayarla da Şerafettin dayınlarla kameradan konuşalım."
-Allah korusun kaza yapsam yerde yatarken annem yanıma gelir "Hadi kalk da yerine yat." der.
-100 bin kere söylesem de laptopun şarj cihazının kablosuna takılacaksın değil mi anne? O yüzden ben susayım da sen rahat rahat takıl.
-Duşta bağırarak şarkı söylerken annem "Toplucan cinleri başına." diye kızdı. İçimdeki Amerikan öldü.
-Balkondaki o işe yaramayan ve senelerdir orada duran eşyalar benim olsaydı çöpe atardın değil mi anne?
-Misafir terliği, misafirlere özel su bardağı, misafirlere özel havlu... İstemiyosan söyle ben çıkayım yani evden anne.
-Anneme "Şükran Günü ne zamandı ya?" diye sordum. "Yok yok Şükran teyzenlerde değil bu hafta altın günü." dedi. İçimdeki Amerikan öldü.
-Fırıncı "Ohhh bak sana sıcacık ekmek veriyorum." dedi. "Abi nasılsa eve gidince annem bayatları yedirecek." dedim. Sarıldık. Ağlaştık.
-Annem mutfaktan yemeğe çağırdığında ilk seferinde sofraya gittim. "Yavruuum" dedi. "Anaaam" dedim. Sarıldık. Ağlaştık.
-Annemin beni bilgisayardan kaldırmaya çalışırkenki "Senin o. Bir yere kaçmıcak." sözüne her seferinde gülüyorum lan
-Evde yapılan ayranın markette satılan ayrandan daha güzel olduğunu düşünen canlıya "anne" denir.
-Bir anne atasözü der ki:"Onu boz da rahatla."
-Anneme "Domestos mu çocuğun mu?" diye sorsalar kendime hiç şans tanımam.
-Aileyle çıkılan tatillerde kutu kola, yarım litrelik su kavramı yoktur. Anne önde oturur ve şişeden herkesin bardaklarına doldurur.
-Bir anne atasözü der ki: "Buzdolabındaysa bir şey olmaz."
-Bir anne atasözü der ki: Sen anca paraları onlara harca.
-Burnum akıyo ya. +Klimadan olmuştur o. -Belim de ağrıyo. +Klima yapıyo işte. -Canım sıkılıyo off. +Klima yüzünden. -Anne bi dur ya allasen.
-Bilgisayarda kız fotoğrafı açtığım anda, normalde uzağı görememekten şikâyet eden annem, odanın diğer ucundan "Aaaa kim o kız?" diyo.
-Ya anne verdiğin şeyi bi yere götürmek koymuyor da mor renkli BİLLİOĞLU TUHAFİYE torbasına koymasan o şeyi iyi olcak yani.
-Bir anne atasözü der ki: Basma o eşiğe.
-Bir anne atasözü der ki: Altına bi tepsi alsaydın.
-Bir anne atasözü der ki: Sen bana hiçbir şey anlatmıyosun.
-Mısır güzelmiş, hepsi patladı. (Annem Wilde)
-En büyük tehdit "Anne ben yemek yemicem." dediğimde, annemin "Bak sonra senin için ayrı sofra kurmam." demesi.
-Bebekken suluğu, ilkokulda matarayı daya ağzımıza. Ondan sonra evde su şişesini kafaya dikince adam öldürmüşüz gibi bağır. Olmaz anne bu iş.
-Bir şeyler yerken altına tepsi almamıştım. Annem gördü bir şey demedi. Anne dedim. Oğlum dedi. Tepsi dedim. Boş ver dedi. Sarıldık ağlaştık.

18 Ocak 2013 Cuma

Taşkın abi

Çevremde benden bi adım ötede olan çok insan olmuştur hayatım boyunca. Kimi zaman da idollerim olmuştur tabii. Bazen bu idol aileden biri, bazen akrabalardan biri, bazen de çevreden biri olmuştur. Size şimdi çocukluk idollerimden biri olan Taşkın abiden bahsetmek istiyorum.

“Atlama abijim sakin ol ame ya”

Ahahahahaha çok komikmiş Taşkın abi ya, nerden buluyosun böyle şeyleri?

“Şimdi size Kötü Kedi Şerafettin’i okucam”

Hadi hadi oku çabuk Taşkın abi.

Tam olarak tarih veremicem ama ilkokul çağlarındaydık işte. O yaşlarda neler yapardık? Sokak oyunları, kavga etmeler, ağaca dalmalar falan… İşte bizi o dönemde diğer çocuklardan farklı kılan şey Taşkın abiydi. Okulun bahçesinde toplanırdık akşamüstü. Bazen birimiz oyundan sıkıldığında “Taşkın abi bize karikatür okusana ya.” derdi ve ardından onu desteklerdi herkes “Evet abi yaaa, hadi abi yaaa, al evden gel hadi yaaa” Taşkın abi ısrarlara dayanamaz ve evinden dergi almaya giderdi. Şimdi dergiyi de sadece “dergi” olarak kullanmak istemiyorum, çünkü o dönem dergi denince akla farklı şeyler gelebiliyordu ama çocuktuk lan. Bizden 3 yaş büyük Taşkın abi dergisiyle geldiğinde herkes etrafına toplanırdı. Ona en yakın olmak esprilere en çok gülmeyi gerektiriyordu ya da küfürlere. İşte Taşkın abi sayesinde öğrenmiştim Robinson Crusoe ve Cuma’yı, Kötü Kedi Şerafettin’i. O zaman öğrenmiştim Leman’ı, Lemanyak’ı.

Şimdi düşünüyorum da Taşkın abi entelektüelliğin simgesiymiş bizim için. Bir gün evine gittiğimde onun mizah dergisi koleksiyonunu gördüğümde ağzım açık kalmıştı mesela. Sadece mizah dergileri değil bilim dergileri falan da okurdu. Hatta bir keresinde Taşkın abiye nasıl özenmişsem gidip mizah dergisi almıştım. Hiç unutmam adı “Hoşaf”tı. İşte eve geldim okucam onu. Bi açtım içini çıplak kadınlar falan var. Yo yo porno dergi değil. Şu “ara beni, ulaş bana” tarzı 0900’lü reklamlar. Nasıl korkmuştum annem, babam görecek diye. Bunu napayım nereye saklayım diye düşünürken aklıma evin çatısı gelmişti. Çünkü çöpe atmak istemiyordum ama kimsenin görmesini de istemiyordum. Bi kiremiti kaldırıp altına sokmuştum dergiyi. Yine Taşkın abi olamamıştım.

Acaba napıyor şimdilerde Taşkın abi. Facebook’a adını yazıyorum belki bir ortak arkadaştan bulurum diye ama sonuçsuz. Belki Twitter’da yazıyodur bir şeyler. Eğer bu yazıyı okuyanlardan Taşkın adında bir tanıdığı olan varsa bana ulaşsın. Kardeşinin adı Kerem. Ha bu arada dergiyi kiremitin altına saklamıştım ya ben. Orada unutmuşum onu. 3-4 sene sonra çatıyı aktarmaya gelen işçiler bulmuştu ve bana vermişlerdi. Nasıl utanmıştım lan. Hemen çöpe atmıştım bu sefer.